11 Ocak 2013 Cuma

fragman

Galiba hiperaktifim. Bu yüzden iki saat boyunca bir koltukta oturup karşımdaki ekranda dönenlere bakma fikri bana çok cazip gelmiyor. Belki de bu sebeptem, çok değil iki yıl öncesine kadar 'Ben film izlemeyi sevmiyorum yaa, sıkılıyorum.' diyebiliyorudum kolaylıkla. Galiba ne tür filmleri sevdiğimi o zamanlar keşfedememiştim. Zaman ilerledikçe anladım ki ben 'sıkıcı' filmleri seviyorum. Aslında sıkıcı demek de ne kadar doğru bilmiyorum ama son zamanlardaki tabirimle ben 'kitap tadında filmler'i seviyorum. 

Blog yazmak alışkanlık oldu. İş kitaplar olunca her şey kolay da acaba filmler hakkında yazmak nasıl olacak? Bununla ilgili en azından birkaç kehanette bulunabilirim:

- Kitap bloğumdaki yazılarımı beğenerek okuyorum. (evet kendi yazılarımı beğeniyorum, evet kendimi de beğeniyorum.) Büyük oranda da nitelikli olduklarına inanıyorum. Benimle aynı kanaate sahip arkadaşlar film bloğumdaki yazılarımı niteliksiz bulabilirler. Sinema uzmanı ya da sinema-tv öğrencisi değilim, belirtmek isterim.

- Sinema bilgim ortalama bile sayılmaz. O yüzden yazılarımda  klişelerden öteye geçemeyebilirim.

- Kitap bloğumda klasikler, kült kitaplar dışında ilginç kitaplardan da bahsediyorum sık sık. Fakat film konusunda çok zayıfım. En azından özellikle ilk dönemlerde bol bol kült film yazısı görüp 'Oha bunu bile izlemedin mi?' tepkisi verebilirsiniz. Şimdiden cevap veriyorum: Evet izlemedim.

- En başta söyledim. Ben sıkıcı sanat filmlerini seviyorum. Yazılarım büyük oranda bu sıkıcı filmlere yönelik olacak. 

- Fantastik edebiyattan nasıl uzaksam fantastik sinemadan da öylesine uzağım. Bu blogta göremeyeceğiniz tek tür fantastiktir. 

- Çizgi film izlemeyi severim aslında ama animasyon merakım yoktur. Muhtemelen animasyonlar hakkındaki yazılara rastlamazsınız.

- Duygusal anlarımda aşk filmi, gülmek istediğimde komedi filmi izlerim. Hatta komedi filmi çok çok izlerim ve severim.

- En önemli yönetmenlerden, artistlerden bi-haber olabilirim. Lütfen beni hor görmeyin.

- Kitaptan uyarlama filmleri merak eder, izlerim. Ama önce kitabını okumak şartıyla.

- Gün gelir, izlediğim bir tiyatro oyunu hakkında buraya bi şeyler karalayabilirim. 'film bloğu değil miydi bu yaaa...' da diyebilirsiniz. Böyle şeylere takılmam.

- Gün gelir on yıl bloğa bi şey yazmam. Unutmayın filmleri kitaplar gibi sevemiyorum ve ben bi öğrenciyim.

- Filmleri genelikle orijinal DVD'sini alıp izliyorum. Korsana da karşıyım. Ama bi gün burada internetten izlediğim bir film hakkında bi şeyler yazabilirim. Öyle bir durumda ya filmin DVD'sini bulamamışımdır ya da gerçekten param yoktur.

- Kitap bloğumda spoiler vermemeye çok dikkat ediyorum. Bu yüzden kitapların konularından bahsetmiyorum bile çoğunlukla. Burada da buna dikkat edeceğim. Ama elimden kaçanlar olursa bana kızmayın.

- Çok sık film izlemeye başlarsam, film izlerken yediğim cipsler, içtiğim ice-tealer bana kilo ve sivilce olarak geri dönecektir.

Galiba şimdilik bu kadar. Son olarak film bloğu yazmam konusunda bana ışık yaktıran sevgili dostuma (o kendini biliyor) çok teşekkür ediyorum. Sinema!

2 yorum:

  1. Kehanetlerini samimi buldum. :)
    Ben de bir kehanette bulunayım: Bu blog 'sıkıcı' filmleri sevmem için büyük bir fırsat!

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Senin kehanetin de gayet samimi. :) Yaşayıp göreceğiz bakalım.

      Sil