İlk yazımı yazıyorum ya heyecan yaptım. Neyse saçmalamadan yazıya başlasam iyi ederim galiba.
Zeki Demirkubuz'u bilir misiniz? (içimdeki Ahmet Midhat burada nüksetti, affola.) Benim -daha önce de söylediğim gibi- sinemayla çok alakam olmadığı için geçen yıla kadar Zeki Demirkubuz'u duymuş olsam da merak etmedim. Geçen yıl Yeraltı filminin vizyona girdiği vakitler fikirlerini çok önemsediğim bir hocamız tavsiye etmişti, Yeraltı'nı ve diğer Demirkubuz filmlerini... Yeraltı'na gidememiştim. Gerçi şimdi düşününce iyi ki gitmemişim diyorum. Birkaç ay önce Mephisto'da Zeki Demirkubuz filmlerinin kutu setini görmüştüm. O an alamamıştım. İşin kötüsü almaya niyetlendiğim zaman da hiçbir yerde bulamamıştım. İmdadıma D&R'ın internet sitesi yetişmişti. Hey gidi...
Neyse... Filmlerime kavuştuktan sonra planım en eski filmden en yenisine dek hepsini izlemekti. Kutu setinde sadece Yeraltı yok sanıyordum ama maalesef Kıskanmak da yokmuş. Neyse yeter ki o film çeksin de biz izleriz. Sırasıyla C Blok, Masumiyet, Üçüncü Sayfa ve Yazgı'yı izledikten sonra bu gece de İtiraf'ı izlemiş bulundum. Diğer filmler hakkında uzun uzun yazamayacağım ama daha sonra izleyeceğim filmlerde ara ara bahsederim diye tahmin ediyorum. Bu arada söylemezsem çatlarım; favori filmim -Masumiyet bir yana- Üçüncü Sayfa'dır, duyurulur!
İtiraf, 'Karanlık Üstüne Öyküler' serisinin ikinci filmi. İlki Yazgı'ydı. Bu filmler için niye böyle bir adlandırma yapmış doğrusu bir fikrim yok. ZD'un bütün filmleri karanlık ki? Varsa bilen beni aydınlatsın lütfen. Serinin ilk filmi Yazgı'yı hiç sevememiştim. Aslında filmde amaçlanan şey çok güzeldi ve çok merakla izlemeye başlamıştım, filmin birçok yönünü de sevdim ama ne bileyim... Bi olmamışlık, bi eğretilik vardı filmde. Gerçekçi bulmadım daha doğrusu. İtiraf'ı Yazgı'ya kıyasla çok daha fazla sevdiğimi söyleyebilirim. Bir kere oyunculuklar çok iyiydi. ZD filmlerinde ara ara oyuncu sıkıntısı yaşanıyor. Başrol oyuncularında sıkıntı olmuyor da figüranlar, 'küçük' rollü oyuncular bazen 'olmuyor'. Hatta Yazgı'da da vardı bu sorun. Ama İtiraf o konuda çok başarılıydı. Her oyuncu rolüne cuk oturmuştu yani. Bir kere Taner Birsel var, daha ne olsun? Tatil Kitabı filmindeki rolünden sonra bir de Bir Zamanlar Anadoluda'da izlediğimde iki kat hayran olmuştum. Şimdi hayranlığım üç katına ulaştı. Gerçekten iyi iş çıkarmış. Başak Küklükaya ise beni Üçüncü Sayfa'daki rolüyle mest etmişti. Burada da çok iyi oynamış.
Filmin konusu hakkında kısaca şunları söyleyebilirim: Aldatan bir kadın, bunun farkında olup sesini çıkarmayan sonrasında dayanamayıp bildiklerini itiraf eden bir koca, kavgalı-gürültülü bir gece, o gece konuşulanlar ve ortaya dökülen ilginç geçmiş...
Başkasının kaderinin kendi kaderin olması durumu vardır ya hani... Birinin kaderini etkilersin de sonra kaderin o kişiye benzer, başkası da senin kaderini değiştirir... NBC'nin Üç Maymun'unu çok sevmiştim. Bu film aklıma nedense onu getirdi hep. Gerçi sonunu daha farklı bekliyordum ama olsun, şaşırdım en azından, bu da güzel. Bir de Harun'la Nilgün evde kavga ettikleri o gece aklıma hep onların oturduğu apartmandaki alt komşuları olduğum geldi. Bilirsiniz ya apartmanda yaşayan biz metropol insanlarının kavgalı gürültülü hep bir yan ya da üst komşusu vardır. En azından bizim var. Filmi izlerken o üst komşuyu dinliyormuşum da hayalimde onu filme çekiyormuşum hissine kapıldım. Ne hayatlar yaşanıyor. gazetelerin üçüncü sayfalarında okuyor ya da kimi zaman seslerine şahit oluyoruz. Ama hiçbir zaman gerçekten ne yaşandığını bilmiyoruz. ZD da bunları çekiyor işte. Bilemediğimiz hayatları. Üçüncüü Sayfa'da bu hissi sevmiştim, bu filmde de benzer bir his var.
Demirkubuz izleyin. Duvarın ardında neler olduğunu görmek istiyorsanız izleyin.